27 May 2012

O Yıllar...


Zordu hayat çok zordu o yıllar, kadının gözünde erkek avcılığı erkeğin dilinde kadın çığırtkanlığı yoktu sapsarı bir sonbahar resminde Ağustos güneşi gibiydi sevdalarımız.
Aşklar duvarlara değil yüreklere yazılırdı, ağaç gövdesinde beraber büyürdü çizilen kalplerde adımız köhne sokak kuytularında saçakların altında buluşurduk yağmurla taçlanan saçlarımız o güzel bakışların hatırına ne çok ıslandı.. 

Zordu o yıllar çok zordu, parasızlık bükerdi hep belimizi biz de bilirdik sevgiliye kırmızı bir gül uzatmayı ama, yoktu.
Sevdaya saygı duyulan yıllardı asillik herkes de vardı harama pek dokunulmaz arkadaşın sevdiğine yan gözle bakılmazdı şarkılar aslını yaşatır destansı aşklar yaşanırdı..
Film' si sevdalara özenirdik bazen ulaşılmaz doruklara tırmanmaya çalışırdık, belki acı olurdu düşüşümüz ama yaraları kendimiz sarar yüreğimize bir yama yapar ve düşerdik yeniden yollara, bazen sevdaların önünde eğilir bazen ise gururla inatla diklenirdik aşka..
Hasetlik etmezdik birbirini sevene, ekmeğine bal sürülmüş çocukların sevinciydi mutluluğa şahitliğimiz ateşten başaklar gibiydik ama bir çiçeği bile soldurmaya kıyamazdık, hep derli toplu yataklar da uyuduk ama dağınık yatakların özlemiyle büyüdük, isimler taktık gözlerin yeşiline karasına anlamlar yükledik masum buğulu bakışlara kendimizce..
Şimdi kime anlatabilirsin ki bir bakışın yüreği alev alev yakışını, el ele tutuşurken göz bebeklerimize kadar titremenin hazzını kim anlayabilir şimdi, masum bir öpücüğün mahcubiyetini taşırdık al al olmuş yanaklarımız da sevgiliden gelen mektubu saatlerce okumadan göğsünde saklamanın mutluluğunu kime anlatabilirsin şimdi, galiba zamana yenildi tüm duyguların bakirliği..
Kendi ayak seslerimiz eşlik ederdi uykusuz gece kaçışlarına, toprak saksılı sardunyaların altına koyardık kokulu mektuplarımızı kalecik karasının ateşlediği yüreğimiz ne güzel kaçamaklar yaşardı çiçek kokulu pencere diplerinde..
Köşe başlarımız vardı akşam üstleri konakladığımız, adına şiir dediğimiz tekerlemeleri okunsun diye yazmazdık hiç, kilitli defterlerin için de sakladık hepsini içimizdeki yaralardan dökülen sızıydı onlar..
Şarkılarımız vardı özgürlüğe barışa dair, yüreğimizin en masum sesiydi onlar  tınısın da gitarın kendinden geçerdi gece karanlığında duygular..
Dev aynalarını sadece lunaparkta görürdük biz, şimdi herkesin ruhunda kocaman bir dev aynası var nasıl bakıyor bu dünyaya insanlar?
Uzun gölgemize bakıp da büyük laflar etmedik biz çünkü bilirdik güneşin her tepeye gelişinde gerçeğe dönüşeceğini gölgenin..
O yıllar da kelimelerle birbirini bu kadar yaralamazdı insanlar bakışların kendince bir dili vardı, delikanlılık lafta değildi her yürekte bir aslan yatardı bir adama iki kişi saldırmaz yere düşene vurulmazdı, bedenler serilse de yere onurlar hep dimdik ayaktaydı, haksızlığa adaletsizliğe saygısızlığa baş kaldıran bir bayrak gibiydi yüreklerimiz, yoksa nasıl saklardı içinde o kocaman adamı küçücük bedenlerimiz...

Tufan Genç

6 yorum:

  1. O yıllar...
    özlenen, hasretle anılan dünler...

    Dünler diyorum dün gibi geçen zamana! İnsanın insan gibi olduğu, merhametin, vicdanın olduğu yıllar...

    Ne güzel dile gelmiş kaleminiz.

    Bugünler ne kadar anlamsızlaştı değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Güliz, evet o yılların saflığına özlemimiz var şimdi..

      Bu güne bakınca siyahla beyaz gibi..

      Sil
  2. Yaşanmışlıkları, duyguları o kadar güzel ele almış, kalıcılaştırmışsınız ki Tufan Bey. Gerçekten insan duygulanmadan, dün ile bugünü karşılaştırmadan edemiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Hüseyin hocam, gerçekten ne çok şeyi yitirdiğimizin farkına varmak acı geliyor insana..

      Selamlar sevgiler..

      Sil
  3. Özlemişim yazılarını sevgili Tufan... ama bak siyahla beyaza lâf yok!! bozuşuruz sonra!!! :)))

    "galiba zamana yenildi tüm duyguların bakirliği.."
    Yazının özetini ve sorusu olana verilecek cevabı buldum satırlarının arasında.

    Gençlerin, bizim/benim dönemi yaşamamış olanların özlemlerini, hafif bıyıkaltı gülüşlerle okumaktayım :)) .. "ben gençliğin ne olduğunu biliyorum.. ama sen yaşlılığı henüz tanımadın" diyen Orson Welles geliyor aklıma..

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim Gülsen hocam, Beşiktaşa laf yok bilirim..

    Evet, Orson Welles'in güzel sözü son noktayı koymuş bence..

    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil